Kabullenmek
Hiç fark ettiniz mi; iyi insan, mutluluk, neşe, umut, sevgi,
sıcak, barış, tokluk, özgürlük gibi olumlu duyguları, mutsuzluk, acı, nefret,
esaret, umutsuzluk, kotu insan, açlık, savaş gibi olumsuz duygular sayesinde
anlayabiliyoruz ya da tam tersi. Biri olmazsa diğeri de olmaz. İyi bir duygu
belirdiği anda otomatik zıttı da doğar der fizikçiler. Aynı zamanda biri
ölmezse/tükenmezse diğer duygu arkasından doğamaz!
Yaşamda hep olumluya odaklanarak yaşarız, hep bir üst hedef
vardır ya da güzel kız/ yakışıklı erkek, zengin olmak, başarılı olmak, çocuk
doğurmak, belirli bir mevkii de olmak gibi... Toplum da bize yardımcı olarak
gerekli baskısını elinden geldiğince yapar :)
Bu durumların ve duyguların tam tersi hiçbir zaman sevilmez,
hep üvey evlattırlar. Kariyer, birliktelik hedeflerinin dışında bir de her zaman
mutlu ve gülümseyen, enerji yüklü biri olmamız beklenir. Sinemada bile doğru
düzgün ağlayamaz Türk toplumu insanı, insanlar ayıplar çünkü.
Hatta durum daha da bireye kadar iner ve kişi bir ayrılık
yaşadığında onun acısını kendisine yaşatmak istemez, çevre eleştirir, hemen
duygunun üstü örtülüp hayata geri dönmeniz beklenir.
Peki olumsuz durumu, duyguyu reddetmenin, onu yargılamanın
aslında duyguyu bir köşede beslemeye devam etmek olduğunu hiç düşündünüz mü?
Aynen öyle, doğru okudunuz.
Siz bütün bunlardan kaçtıkça, tahtalara vurdukça, yakalanmak
istemedikçe, yaşamanız gerekeni yaşamadıkça, kendinize dahi bu kadar uzak
oldukça olumsuzu korkuyla besliyorsunuz, kendi hapishanenize giriyorsunuz.
Durumu ya da duyguyu düşünmemeye çalıştıkça çaba sarf ettikçe, kabul
etmedikçe daha fazla düşünüyor, üzülüyor, korkuyor ve çaba sarf ediyorsunuz.
Yapmamız gereken; Olumsuzun da olumlunun ikizi olduğunu,
evrenin parçası olduğunu anlamak, bilmek. Bu en önemli uyanış. İkisi
birbirinden ayrı değil!
Olumsuz duygu ya da durumla karşılaştığınızda ya da içinizde
var olan olumsuz duygular bir olayla, kişiyle uyandığında, onlarla yüzleşin,
içine girin, aynı anda duygunuz da sizin içinizden geçerken onu olduğu gibi
kabul edin. Anlayış gösterin, anlamaya çalışın kendinizi, bedeninizi ve
duyguyu. Olayı, insanları, sizin gibi aynı durumda olan insanları... Kötü
durum, duygu sonsuza kadar aynı acısıyla içinizde kalmayacak.
Korkmayın! İkisinin de kendi (Tanrı'nın) parçanız olduğunu
fark edin. İste o zaman bu anlayış ve farkındalıkla olumsuz diye ayırdığınız (toplum
olarak da ayrılan) duygunun, durumun sizi o kadar da acıtmadığını göreceksiniz.
Yaşarsınız ve kısa zamanda biter, ardından olumlu otomatik doğar, siz yeniden
doğarsınız, nötr olursunuz zamanla.
Siz nötrleştikçe, iki kutup arasında gitmeyi ve ayırım
yapmayı otomatik bırakınca (bir mutlu bir mutsuz olmak ya da aşk acı ya da
sağlık hastalık kutuplulukları gibi) ikisinin de içindeki gerçek siz'i görecek
ve cennetinizi burada, dünyada yaşayacaksınız! Bu sizin en büyük özgürlüğünüz!
Sadece mutluluğa, bilgeliğe, başarıya, zenginliğe, iyi olmaya çalışmak, iyi
insanları aramak, farkında bile olmadan diğerini korkuyla reddetmenize
sebebiyet verdiğini unutmayın.
Elinizden geleni yapmak ve akabinde duyguyu durumu
hazmetmek, kabullenmek,
serbest bırakmak ruhunuzu geliştirecektir, özgürleştirecektir, zihniniz,
bedeniniz sağlıklı kalacaktır. Aynı zamanda kendinize ve herkese, her şeye
anlayış getirecektir.