Sevdiklerinden Hiç Nefret Eder Mi İnsan?
Hiç gördünüz sevdiğiniz birisinden aynı zamanda nefret
ettiğinizi ya da vardınız mı farkına hiç böyle bir şeyin, buldunuz mu en
derinleriniz de? Neden olmasın ki? Ne sevmek kolaydır ne de nefret etmek… İkisi
de zar zor kazanılmış hislerdir. Sevmek kolay değildir belki ama karşınızdaki
sevdiğinizin bir hareketi söndürebilir o içinizde yanıp tutuşan sevgiyi.
Nefret, dile kolaydır söylemesi. En ufak sarsıntı da bile, hayal
kırıklıklarınızın en az seviyesindeyken bile “Nefret ediyorum!” dersiniz. “Sen
de hayattan da nefret ediyorum!”
Nefret denilen duygu, sanıldığının aksine mutsuzluktan
beslenmez. Umutsuzluk, ümidi yitirmek, damarlarınızda kan yerine etrafa
yaydığınız enerjiden insanların düşündüğü gibi buzlu su akması yeterdir nefret
için. Her mutlu insan güler, ama her gülen insan mutlu değildir. İşte budur
zaten kimselerin anlamadığı o püf nokta. Ve kimisi fark etmez bile. Gülmeniz,
mutsuz olduğunuzu belli etmez etrafınızdakilere. Ya da ya da çekmez ve tüm bedeninizi
nefrete…
Kimsenin sizi sevmiyor olması ya da sizin içindeki içilmiş
bir teneke gibi bomboş olması kalbinizin illa nefret etme duygusunu getirmez
beraberinde. Nefret duygusu,
inanca bağlıdır. Nefret etmek denilen duygunun varlığına inanırsanız, zaten nefret
edersiniz bir addeden sonra. Kalbiniz boşmuş, neredeyse başka kimseyi
alamayacak kadar doluymuş falan hiç fark etmez, inandıktan sonra. Siz nefret
ettiğinize ya da nefret edebileceğinize inandırırsanız kendinizi, engel olmaz
nefret denilen o illetin önünde.
Yukarıda belirttik ya hani; nefret umutsuzluktan,
ümitsizlikten beslenir diye. Ama mutsuzluk girmez bunların
arasına. Bu sadece insanların bir düşüncesidir diye. Nefret, “karşılıksız” sevgiden de beslenir. Seversin sen, karşındaki de sen seviyorsun diye sevecek değildir ya hani illa, bilirsin sen bunu. Bu gerçeğin bilincinde olmana rağmen nefret sarıp sarmalar bazen tüm bedenini. İşte bu yüzden mümkündür sevdiğinden nefret etmek. Sen her ne kadar bazı şeyler için kendini suçlasan da bunun için, çevrendekilerin daha büyüktür payı. Zaten zamanla buz tutmuş bir kalbe ve yapayalnız bir hayata mahkûm kalırsın. Başka çıkar yolu yoktur. İşte kaçınılmaz son tam da budur.
arasına. Bu sadece insanların bir düşüncesidir diye. Nefret, “karşılıksız” sevgiden de beslenir. Seversin sen, karşındaki de sen seviyorsun diye sevecek değildir ya hani illa, bilirsin sen bunu. Bu gerçeğin bilincinde olmana rağmen nefret sarıp sarmalar bazen tüm bedenini. İşte bu yüzden mümkündür sevdiğinden nefret etmek. Sen her ne kadar bazı şeyler için kendini suçlasan da bunun için, çevrendekilerin daha büyüktür payı. Zaten zamanla buz tutmuş bir kalbe ve yapayalnız bir hayata mahkûm kalırsın. Başka çıkar yolu yoktur. İşte kaçınılmaz son tam da budur.